Kısaca
özetleyecek olursak evlilik birliğinin temelinden sarsılması
için :
- Eşleri sarsıcı bir olay meydana gelmeli
- Evlilik birliğinin devamı eşlerden beklenmeyecek derecede sarsılmış olmalı.
Evlilik
birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan
olaylar/davranışlar/tutumlar
- Cinsel doyumun sağlanamaması (HGK, 79/3748 K. )
- Evlilikten itibaren iki ay geçmesine rağmen kızlığın bozulmaması (2. HD. 85/9645 K.)
- Yatak sırlarının ifşası (2. HD. 91/12620 K.)
- Küçük düşürme (HGK. 91/2200 K.)
- Yıkanmama , duş almama. (HGK. 64/2604 K.)
- Kumar oynayarak aileyi sıkıntıya düşürme (2. HD 75/9170 K.)
- Kocaya bulaşık yıkatma ve yemek yaptırma (HGK. 72/1357 K.)
- Aşırı kıskançlık (HGK. 72/262 K.)
- Eşin aşırı şekilde borçlanması, eve haciz gelmesine neden olması, at yarışı iddia ve şans oyunları oynayarak ailesini mağdur etmesi.
- Çalışmak istememe, eve bakamama
Aile
birliğinin temelinden sarsılması
bu
durumun bunalım geçirmesinden kaynaklandığı davranışlarının
iradi olmadığı sebebiyleboşanma davasının reddine
karar verilmiştir. Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları
Hastanesinden verilen 9.2.2010 tarihli sağlık kurulu raporunda
davacı-davalıya "reaktif depresyon" tanısı
konulduğu, akli dengesinin akıllıca yaşam sürdürmek için
yeterli olduğu, iradesinin verdiği kararlar ve hareketleri üzerinde
etkili olduğu, basit düzeydeki ruhsal deprasyonun vesayeti
gerektirmediği bildirilmiştir. Raporda yer alan bu açıklamalar
karşısında davacı-davalının eylemlerinin iradi olmadığı
kabul edilemez. Davacı-davalının intihara ve çocuğunu boğmaya
kalkıştığı, ev işlerini yapmadığı çocuğuna ve eşine
gerekli ilgi ve sevgiyi göstermediği toplanan delillerle
anlaşıldığına göre, bu halde taraflar arasında ortak hayatı
temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan
bırakmayacak nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir.
Olayların akışı karşısında davalı-davacı (koca) dava açmakta
haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya
zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine
göre, boşanma davasının kabulü ile boşanmaya
(TMK.m.166/1) karar verilecek yerde yetersiz gerekçe
ile boşanma davasının reddi doğru bulunmamıştır.
(YARGITAY 2. Hukuk Dairesi 2010/9587 E. , 2011/10887 K.
Toplanan
delillerden davalının “iki uçlu mizac bozukluğu” denilen bir
hastalığı olduğu , hastalığın zaman zaman alevlenmelerle
seyrettiği ve 2000 yılında başlayıp 6 yıldır sürdüğü,
ancak yapılan tedavi sonucu davacının tam iyileşme durumuna
girdiği, kısıtlanmasına gerek bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Söz konusu hastalığın zaman zaman ataklar halinde devam etmesi
nedeniyle, davalının evlilik birliğinin yürümesine engel teşkil
eden tüm davranışlarını hastalık nedeniyle yaptığı sonucuna
varılamaz.Hastalık devresi dışında da aynı hareketlerine yer
vermektedir. O halde davalı kadının birlik görevlerini yerine
getirmediği ve bu nedenle kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır.
Ne var ki, davacı koca da, tanık beyanlarından da anlaşılacağı üzere eşini rahatsızlığı nedeniyle halk arasında hoca diye adlandırılan kişilere götürmüş olması, aynı apartmanda oturan annesinin davalı eşine karşı takındığı olumsuz tutuma sessiz kalması nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında etkili olmuştur.
Açıklanan nedenlerle tarafların eşit kusurlu sayılmaları gerekir. Tarafların eşit kusuru nedeniyle de, ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcuttur. Eşleri birlikte yaşamaya zorlamak kanunen mümkün değildir. Boşanmaya (TMK.md.166/1) karar verilecek yerde, davanın reddi doğru bulunmamıştır. (YARGITAY Hukuk Genel Kurulu 2008/2-169 E. , 2008/210 K.)
Ne var ki, davacı koca da, tanık beyanlarından da anlaşılacağı üzere eşini rahatsızlığı nedeniyle halk arasında hoca diye adlandırılan kişilere götürmüş olması, aynı apartmanda oturan annesinin davalı eşine karşı takındığı olumsuz tutuma sessiz kalması nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında etkili olmuştur.
Açıklanan nedenlerle tarafların eşit kusurlu sayılmaları gerekir. Tarafların eşit kusuru nedeniyle de, ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcuttur. Eşleri birlikte yaşamaya zorlamak kanunen mümkün değildir. Boşanmaya (TMK.md.166/1) karar verilecek yerde, davanın reddi doğru bulunmamıştır. (YARGITAY Hukuk Genel Kurulu 2008/2-169 E. , 2008/210 K.)
- T.C. YARGITAY Hukuk Genel Kurulu Esas: 2010/2-745 Karar: 2011/27 Karar Tarihi: 02.02.2011
- BOŞANMA DAVASI – ORTAK HAYATI TEMELİNDEN SARSACAK DERECEDE VE BİRLİĞİN DEVAMINA İMKAN VERMEYECEK NİTELİKTE GEÇİMSİZLİK – EŞLERİ BİRLİKTE YAŞAMAYA ZORLAMANIN ARTIK KANUNEN MÜMKÜN GÖRÜLMEDİĞİ – DAVANIN REDDİNİN İSABETSİZ OLUŞU – DİRENME KARARININ BOZULDUĞU ÖZET: Somut olayda, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı-davalı koca da dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, davacı-davalı kocanın boşanma davasının da kabulü ile boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davasının reddi doğru bulunmamıştır. Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 25.2.2010 gün ve 22014-3605 sayılı ilamı ile;
- (…Yapılan soruşturma, toplanan delillerle davacı-davalı kocanın eşine şiddet uyguladığı, hakaret ettiği, kovduğu ve başka bir kadınla ilişkisinin bulunduğu davalı-davacı kadının ise güven sarsıcı davranışlar sergilediği, eşine hakaret ettiği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı-davalı koca da dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, davacı-davalı kocanın boşanma davasının da kabulü ile boşanmaya (TMK. md. 166/1) karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davasının reddi doğru bulunmamıştır…)gerekçesiyle bozma nedenine davalı-davacı kadının boşanma davasına yönelik temyizin incelenmeksizin davacı-davalı kocanın lehine bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
- Karar: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.