DANIŞTAY
KARARI
Danıştay
Üçüncü Daire Başkanlığından:
Esas
No
:
2011/3445
Karar
No
: 2011/5067
Kanun
Yararına Temyiz Eden : Danıştay Başsavcısı
Davacı
:
Filiz OSKAY-Meydan Mah. 39020 Sokak No:4-Seyhan-ADANA
Karşı Taraf
: Vergi
Dairesi Başkanlığı-ADANA
İstemin Özeti
:
Davacı tarafından, özel tertibatlı binek otomobilinin satımını
yapan firmanın faturaya yansıtmak suretiyle kendisinden tahsil
edilip vergi dairesine ödenen katma değer vergisinin iadesi
istemiyle yapılan başvurunun reddi yolunda tesis edilen işleme
karşı açılan davayı; 3065 sayılı Katma Değer Vergisi
Kanununun 17'nci maddesinin "Diğer İstisnalar" başlıklı
4'üncü fıkrasına, 5378 sayılı Kanunun 32'nci maddesiyle
7.7.2005 tarihinden geçerli olmak üzere eklenen (s) bendi uyarınca;
özürlülerin eğitimleri, meslekleri, günlük yaşamları için
özel olarak üretilmiş her türlü araç-gereç ve bilgisayar
programlarının katma değer vergisinden istisna olduğunun kurala
bağlandığı, (110) seri no'lu Katma Değer Vergisi Genel
Tebliğinde de binek otomobili ve nakil vasıtalarının maddede sözü
edilen araç-gereç kapsamında değerlendirilemeyeceği açıklamasına
yer verildiği anlaşılan olayda, davacı tarafından satın alınan
özel tertibatlı taşıt aracının 3065 sayılı Yasada öngörülen
istisna kapsamına girmediği gerekçesiyle reddeden Adana 2. Vergi
Mahkemesinin 8.3.2010 gün ve E:2009/1367, K:2010/431 sayılı
kararının; özürlülerin her türlü gelişmelerini ve önlerindeki
engelleri kaldırmaya yönelik tedbirleri alarak topluma
katılmalarını sağlamak amacını taşıyan 5378 sayılı Yasanın
amacına uygun olarak getirilen katma değer vergisi istisna hükmünün
binek otomobilleri de kapsadığı gerekçesiyle bozan ve karar
düzeltme istemini de reddeden Adana Bölge İdare Mahkemesinin
20.5.2010 gün ve E:2010/2344, K:2010/2196 sayılı kararının; tarh
edilen vergilere karşı sadece mükellef ve vergi sorumluları
tarafından dava açılabileceği, beyan üzerine alınan vergilerin
ise 213 sayılı Vergi Usul Kanununun vergi hatalarının düzeltme
ve şikayet yoluyla giderilmesine ilişkin başvurular dışında,
herhangi bir idari veya dava yoluna konu edilemeyeceği, özel
tertibatlı araç satıcısı mükellef tarafından ödenen verginin,
mükellef sıfatı taşımayan davacı tarafından iadesini isteme
hakkı olmadığı gibi, olmayan bu hakka dayanılarak yaptığı
başvurusunun reddine dair işlemin iptalini de yasada öngörülmeyen
bir dava yoluyla isteme yetkisi de bulunmadığı, incelenmeksizin
reddi gereken davayı, işin esasına girerek reddeden vergi
mahkemesi kararının sonucu itibarıyla doğru olması nedeniyle
Danıştay Başsavcısı tarafından kanun yararına bozulması
istenmiştir.
TÜRK
MİLLETİ ADINA
Hüküm
veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Danıştay Başsavcısı
tarafından temyiz edilen Adana Bölge İdare Mahkemesinin 20.5.2010
gün ve E:2010/2344, K:2010/2196 sayılı kararı incelendikten ve
Tetkik Hakimi Birgül Öğülmüş'ün açıklamaları dinlendikten
sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
213
sayılı Vergi Usul Kanununun 377'nci maddesinde vergi davası açma
yetkisi mükelleflere ve sorumlulara tanınmıştır.
3065
sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 8'inci maddesinin 1'inci
fıkrasının (a) bendinde bu verginin mükellefinin, mal teslim eden
ve hizmet ifasında bulunanlar olduğu kurala bağlanmış ise de,
katma değer vergisinin yansıma özelliği nedeniyle, satış bedeli
üzerinden hesaplanan vergiyi ödemek zorunda kalan ve vergi yükünün
üzerinde kalmasının mamelekinde meydana getirdiği azalma
nedeniyle menfaati etkilenen davacının dava açma ehliyeti
bulunduğu anlaşılmıştır.
2577
sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 51'inci maddesinde; bölge
idare mahkemesi kararları ile idare ve vergi mahkemelerince ve
Danıştayca ilk derece mahkemesi olarak verilip temyiz
incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlardan, niteliği
bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade
edenlerin, ilgili bakanlıkların göstereceği lüzum üzerine veya
kendiliğinden Başsavcı tarafından kanun yararına temyiz
olunabileceği kurala bağlanmıştır. Belirtilen nitelikteki
kararların hukuk düzenindeki olumsuz etkilerinin, yeni
uyuşmazlıklara emsal alınmasının önüne geçilmesi, hukuk ve
uygulamada birliğin sağlanmasını amaçlayan söz konusu
düzenlemede, Danıştayın inceleme yetkisi sadece ileri sürülen
temyiz sebepleri ile sınırlandırılmamıştır. Kanun yararına
temyiz isteminin; yanlış bir yargısal içtihadın yerleşmesini
önleme amacı gözönüne alındığında, ileri sürülmeyen başka
bir temyiz sebebinin bulunması halinde kararın hukuka uygunluğunun
bu sebep yönünden de incelenebileceği sonucuna ulaşılarak
işin esasına geçildi.
Vergi
ödevi ile ilgili temel ilkeleri belirleyen Anayasanın 73'üncü
maddesinde; vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin
kanunla düzenleneceği, Bakanlar Kuruluna; mali yükümlülüklerin
muaflık, istisnalar ve indirimleri ile oranlarına ilişkin
hükümlerinde, kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar
içinde değişiklik yapma yetkisi verilebileceği öngörülmüştür.
3065
sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1'inci maddesinde,
Türkiye'de, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek
faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer
vergisine tabi olduğu; 19'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında ise
diğer kanunlardaki vergi muaflık ve istisna hükümlerinin bu vergi
bakımından geçersiz olduğu, katma değer vergisine ilişkin
istisna ve muafiyetlerin, ancak bu Kanuna hüküm eklenmek veya bu
Kanunda değişiklik yapılmak suretiyle düzenleneceği kurala
bağlanmıştır.
Aynı
Kanunun 17'nci maddesinin 4'üncü fıkrasına 1.7.2005 tarih ve 5378
sayılı Kanunun 32'nci maddesiyle eklenen (s) bendi ile, özürlülerin
eğitimleri, meslekleri, günlük yaşamları için özel olarak
üretilmiş her türlü araç-gereç ve özel bilgisayar programları
katma değer vergisinden istisna tutulmuştur.
İstisna
hükmüne ilişkin yasa tasarısının görüşmeleri sırasında;
"Bizzat
özürlüler tarafından kullanılan özel tertibatlı olarak imal
edilmiş, sonradan özel tertibat takılmış ve ilave özel tertibat
takılmış motorlu kara taşıtları ya da özürlünün taşınması
amacıyla birinci dereceden yakını bir sürücü veya özürlü
kişi tarafından iş akdine bağlı olarak istihdam edilen bir
sürücü tarafından kullanılan özürlü adına trafik siciline
kayıtlı motorlu kara taşıtları; özürlülerin eğitimleri,
meslekleri, günlük yaşamları için özel olarak üretilmiş her
türlü araç-gereç, özel bilgisayar programları ile fonksiyon
kazandırıcı ortez-protez ve benzeri yardımcı ve destekleyici
cihazlar" ibaresi ile "özürlülere hizmet amaçlı
kurulmuş dernek, vakıf ve bunların üst kuruluşlarının
çalışmalarında kullanılmak üzere iktisap edecekleri motorlu
kara taşıtlarıyla, sakatlık dereceleri %90 ve daha fazla olan
malul ve özürlülerin adlarına kayıtlı taşıtlar"
ibaresinin eklenmesi ayrı ayrı teklif edilmiş ancak; gerek Hükümet
tarafından verilen teklifte, gerekse Sağlık, Aile, Çalışma ve
Sosyal İşler Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonunun kabul
ettiği metinlerde, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun
17'nci maddesinin (4) numaralı fıkrasına "Özürlülerin
eğitimleri, meslekleri, günlük yaşamları için özel olarak
üretilmiş her türlü araç-gereç ve özel bilgisayar programları"
bendinin eklenmesi yeterli görülmüş ve nakil vasıtaları istisna
kapsamı dışında bırakılarak yasalaşmıştır.
Dosyada
mevcut bilgi ve belgelere göre, teslime konu otomobil, her ne kadar,
davacının kullanımına uygun şekilde sonradan tadil edilmiş ise
de; üretim özellikleri itibarıyla toplumdaki tüm bireylerin
kullanımına sunulan motorlu bir nakil vasıtası olup "özel
üretime tabi tutulmuş araç-gereç" kapsamında
değerlendirilemeyeceği açıktır.
5378
sayılı Yasa ile 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 17'nci
maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen (s) bendi ile getirilen
istisna hükmünün, özürlülerin eğitimleri, meslekleri, günlük
yaşamları için özel olarak üretilmiş araç-gerece ilişkin
olması, istisna kapsamına belirli özellikleri haiz motorlu kara
taşıtlarının da alınması yönünde yapılan önergelerin kabul
görmemesi, mali yükümlülüklere ilişkin istisnalar hakkında
yasa ile düzenleme yapılması zorunlu olup bu alanın yönetsel ve
yargısal tasarruf ve yorumlara kapalı olması ve 3065 sayılı
Katma Değer Vergisi Kanununun yukarıda yer verilen 19'uncu maddesi
karşısında, davacı tarafından özel tüketim vergisi
istisnasından yararlanmak suretiyle satın alınan araç için
satıcı firma tarafından davacıdan tahsil edilerek davalı
idareye ödenen katma değer vergisi yasaya uygun olduğu halde, söz
konusu verginin iadesi istemiyle yapılan başvurunun reddi yolunda
tesis edilen işlemin iptali yolunda verilen Bölge İdare Mahkemesi
kararının bozulması gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle Adana Bölge İdare Mahkemesinin 20.5.2010 gün ve E:2010/2344, K:2010/2196 sayılı kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 51'inci maddesi uyarınca kanun yararına ve hükmün hukuki sonuçlarına etkili olmamak üzere bozulmasına, kararın bir örneğinin Maliye Bakanlığı ile Danıştay Başsavcılığına gönderilmesine ve Resmî Gazete’de yayımlanmasına 22.9.2011 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
Sonuç olarak , Adana Bölge İdare Mahkemesinin vermiş olduğu Kdv iadesine ilişkin karar danıştay tarafından bozulduğundan Engelliler için tahsis edilen motorlu taşıtlar için KDV uygulanması hukuka uygundur ve iadesi mümkün değildir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder